Eski Bodrum Yarımadası'nda bitmez tükenmez yeÅŸillikler, kuÅŸ uçup kervan geçmediÄŸi için sayısız, tertemiz koylar vardı.. Sadece zenginlerin iÅŸine yarayan.. Çünkü dün anlattım.. Köy yolları ile gidilen, daha da beter köy yolları ile dolaşılan Bodrum'da tatil yapabilmek için, araba yetmez, tekne sahibi olmak gerekirdi. Koylar sadece teknesi olanlara aitti.
Bodrum'da yaÅŸamak için de orada ev almak yetmez, bu evi çekip çevirecek, ahçılar, uÅŸaklar, hizmetçiler, bahçıvanlar çalıştırabilecek servet sahibi olmak gerekirdi.
Yani, Bodrum Bodrum'ken, zenginlerin tatil yeriydi. Bir avuç Bodrum yerlisi de, "Turizm" diye bir gelirden haberdar bile olmadıkları için, burada yazlık alan bir kaç entel zengine yılda üç ay hizmet ederek, ya da çocuklarını, uÅŸak, hizmetçi vererek, üç beÅŸ kuruÅŸ kazanırdı, o kadar..
Türkiye'de tatil, akrabası olanlar için İstanbul'a gitmekti. Dört bir yanında plajlarla dolu İstanbul'a..
Akraban yoksa, bulunduÄŸun yerdeki çaya, dereye, ırmaÄŸa, nehire..
Kilis'te Åžükriye Teyzemlerin Ömer AÄŸa Bahçesi vardı, içinde de bir dere.. Yüzme yerimiz orasıydı.. Bandırma'da Manyas'a, ÇavuÅŸköy'e giderdik yazları.. Koca Çay'da yüzerdik. Antakya'da Asi Nehri tabii.. Adı gibi deli deli aktığı için babam izin vermezdi, kaçak giderdik..
Ankara'da Gölbaşı vardı bir yüzecek. Adı "UÄŸursuz"a çıkmıştı. Annem yemin verdirmeye kalktı bir gün..
"Yahu anne" dedim.. "Bu uÄŸursuz lafı, hurafe.. Ankara'da baÅŸka yüzecek yer olmadığı için baÅŸka boÄŸulacak yer de yok. Bu yüzden adı çıkmış, güzelim gölün.."
Zengin Ankaralılar, İstanbul Dragos'ta villa sahibi idiler. Üst düzey bürokrat ve milletvekilleri de Büyük Ada'daki Anadolu Kulüp üyesi.. Onların iÅŸi iyiydi.
Sonra biz orta sınıf, Erdek'i keÅŸfettik. Orada belki de ilk tatil kampları yapıldı. Kızılay'ın dağıttığı mahruti çadırlar gibi çadırlarda, üç öÄŸün yemek dahil, 20 liraya kalırdık. Çadır başı deÄŸil. Yatak başı. Bir çadırda sekiz kiÅŸi kaldığımızı bilirim. Güney'in Dünya Kampı canlı müzik yaptığı için en popüler olanıydı. Sonra etrafına devlet kampları açılmaya baÅŸlandı. Ziraat, PTT falan filan.. Onlar daha düzgün binalardı. Tek özel bina da Pınar Motel'di. İki katlı minik bir otelcik.
Vehbi Koç orda kalırdı. Her gün Beyti Bey'le yürürlerdi, görürdük.
Erdek'te mevsim topu topu 2.5 ay olduÄŸu için özel teÅŸebbüs oraya yatırım yapmadı. Erdek çadırdan kurtulamadı, mevsimi daha uzun süren Ege sahilleri geliÅŸirken.. Gümüldür ve KuÅŸadası öne çıktı.. ÇeÅŸme kıpırdanmaya baÅŸladı.
En ünlü Ege Tatil Köyü Foça'daydı. Fransız Tatil Köyü.. Türklere yasaktı. Amerikalı eÅŸim sayesinde "Bir bakalım" diye kapıdaki gorillerden izin almıştık da, yarım saat dolaÅŸabilmiÅŸtik, 1975 yılında..
Fransızlar'dan sonra İtalyanlar geldiler Türkiye'ye.. Ünlü tatil zincirleri Valtur, Kemer'de ilk tatil köyünü yaptı. Fransızlardan farkı, onlar Türkleri de alıyorlardı. Sonra Valtur da, Fransız Tatil Köyü oldu.
Erdek'in mevsim kısalığı, baÅŸta Ankara, Anadolu'da orta sınıfın ekonomik güçlenmesi ve tatil yapacak hale gelmesi, Bodrum'un keÅŸfine sebep oldu. Patlamayı baÅŸlatanlar da, Sosyal Sigorta Kooperatifleri oldu.. BomboÅŸ yarımadada tarla fiyatına satılan arazileri alarak siteler kurmaya baÅŸladılar..
Sonra özel teÅŸebbüs, siteler yapıp daireler satmaya baÅŸladı.. Sonra, pansiyonculuk geliÅŸti, motellere, otellere, tatil köylerine dönüÅŸür oldu.. Bodrum, turizm ÅŸirketleri tarafından yurtdışına da pazarlanmaya baÅŸladı..
Bodrum'un yerli halkı, birden aklına getirmediÄŸi paraları kazanmaya baÅŸladı. Bacasız sanayi onların refah seviyesini katlayınca, daha önce zenginlere hizmetçi diye verdikleri kızlarını okutmaya baÅŸladılar. İlkokul terk, ÅŸalvarlı hizmetçi kızlar gitti, yerlerine üniversite mezunu olan ve Bodrum'daki beÅŸ yıldızlık otellerde üst düzey yöneticilik yapan Bodrum Yarımadası köylü kızları geldi.
Bodrum'da siteler, oteller, moteller arttıkça arttı. KuÅŸ uçmaz kervan geçmez koylara sadece teknesi olanlar deÄŸil, yapılan yollarla, herkes dolmuÅŸa binip gelir oldu.. O zaman o koylara tesisler kurmak cazipleÅŸti.
Tabii, yeÅŸillerin yerini evler, siteler, de luxe binalar aldı, tabii, kimseler uÄŸramadığı için sadece zenginlerin hizmetindeki koylar kirlenmeye baÅŸladı.. Ama artık Bodrum Yarımadası en zengin üst sınıfın deÄŸil, herkesindi. Her sınıf insan tatil yapmak, iÅŸ bulmak için Bodrum'a gidebiliyordu, artık.
Bodrum zengin üst sınıfı aleyhine, orta, hatta en alt sınıf lehine geliÅŸti, büyüdü. Orada tatil yapmak, orada iÅŸ bulmak, herkesin hakkı oldu.
Bu arada asıl kazanan Bodrum yerli halkı oldu. Arazileri kıymetlendi. Çok kolay iÅŸ bulur ve iyi kazanır hale geldiler.. Dış turizm patlayınca, Türkiye adı da "Kazananlar" listesine yazıldı.
Åžimdi Bodrum Yarımadası'nı dolaşırken, "Eskisi gibi kalsa, yemyeÅŸil ovalar ve yaylalar, masmavi koylar sadece Erol Simaviler'e, Ahmet Ertegünler'e tatil imkanı verse, Bodrum halkı, en alt düzeyde, adeta sürünerek yaÅŸamaya devam etseydi" diye düÅŸünüyorsanız eÄŸer..
Bir daha düÅŸünün!..